Askeri Okuldan Boğaziçi Üniversitesine

Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine özgüven aşılaması ve mezunları arasından çok sayıda girişimci çıkması ile tanınıyor. Boğaziçi Matematik Öğretmenliği’nden mezun olan Bülent Ağsakal ile yaptığımız sohbetlerden kısa bir bölüm.

“Askeriyeden ayrılma kararı aldım. Benim için iyi olacağını o zamanlardan biliyordum.
Üniversiteye hazırlanırken çalışmam gerekiyordu. Üniversitede okurken de çalışmak zorundaydım. Boğaziçi Matematik Öğretmenliğinin devam mecburiyeti olmaması tercihlerimi etkiledi.


İlk seneden itibaren özel dersler vermeye başladım. Türk havayollarında hosteslik yapmaya başladım. İş ve okul aynı anda devam etti. Boğaziçi Üniversitesi diğer üniversitelere nazaran öğrencilere inanılmaz özgürlükler tanıyor.


Küçük ayrıntılar okulu sevmenize neden oluyor. Ben de öğretmenlik yıllarında aynı serbestliği, özgürlüğü, özgüveni öğrencilerime verdim.”

Kadim Dost Bülent

Üniversite adayı gençler için sana ihtiyacım var diyince kırmadı beni. İşin gücün arasında çat kapı uğradı. Merak ettiklerimizi bir çırpıda anlattı ve aynı hızda ayrıldı. Özlemişim. Hem ilkokuldan hem mahalleden hem de ortaokuldan arkadaşım. Mezarlığın içinde okulumuza az yürümedik. Hemen belirtmek gerek bahsettiğim yıllarda ne cep telefonu vardı ne plazma televizyonlar…

Bülent’i Askeri liseye uğurladığımız günü hatırlıyorum. Bizim evde gece geç saate kadar gülüp eğlenmiştik. Aramızdaki “bıdıı bıdıı reyyyddd” söylemi de sanırım o gece gelip jargonumuza yerleşti. Sözler o dönem televizyonda çok sık gördüğümüz bir haşere ilacı reklamından. Gülerek ama biraz buruk yolcu ettik Bülent’i. Yıllar sonra pilot olma hayali ile askeri okulu tercih ettiğini öğrenmiş oldum.

Sık olmasa da ara sıra görüştük. Askeri okuldan ayrıldığını duyduk. Fethiye’de tur firmalarında çalıştığını… Yıllar sonra yine komşu olduk. Bu karşılaşmamızda Bülent Boğaziçi Matematik öğrencisiydi ve Türk Havayolları bünyesinde çalışmaktaydı. Sürekli yurtdışı uçuşları olduğu için nadiren görüşebildik. Hayır, pilot olarak çalışmadı 🙂 görevi kabin içindeydi.
Komşuluğumuz bittikten uzunca bir süre sonra Bülent başarılı bir matematik öğretmeni olarak karşımdaydı. Üstelik öğrencilerine matematik öğretmek için bilgisayar oyunları yazıyordu. Şaka değil. Gerçek!

Bir süre görüşemedik. Duydum ki Amerika’ya gitmiş…

Elbette memlekete geri dönmüş ve yakın zamanda tekrar görüştük. Üniversiteye ve hayata dair sorular sorduk. Bir çırpıda cevapladı. Yarın ilk videosunu paylaşıyor olacağız.

Bilgisayar Mühendisi Kabzımal

Kabzımal… Kabz etmekten geliyor. Kabz etmek, teslim almak manasında kullanılıyor. Kabz-ı mal ise malı teslim alan olarak dilimize yerleşmiş ve TDK tarafından şöyle açıklanmış:

“Meyve ve sebze üreticileri ile satıcılar arasında aracılık eden kimse, sebze meyve toptancısı, komisyoncu.”


Kabzımal, eski arkadaşlarımdan birinin yeni mesleği. Bilgisayar mühendisi olma hayallerini, tüm tercihlerinin tek bir bölümle doldurulmasını, ilk denemesinde hiç birini kazanamamasını ve ikinci sene için nasıl çaba sarf ettiğini hatırlıyorum. Sonunda istediği üniversitenin dilediği bölümünü kazandı.
Yıllarca görmedim. Ortak arkadaşlardan duyduklarımı hayal meyal hatırlıyorum. Bilmem ne bakanlığı için tuhaf bir yazılım geliştiriyor. Başarılı da oluyor. Yurt dışından bir iş teklifi ile uzaklara gidiyor. Uzaklarda kendini bulmuş. Aynen böyle söyledi.

“Neyin mühendisi yahu… Bilgisayarı ben yapacağım sanmışım herhalde…”

Güldük epey. Kimlerle görüşmekte olduğumuz soruldu, eskilerden kimin ne yaptığı bildiğimizce paylaşıldı. Üniversite günlerini keyifle anlattı. İkinci kahveler geldi. Yanına su. O şekerli, ben sade… Yıllardır tanışırız ilk kez birlikte kahve içiyoruz. Keyfimiz yerinde.

Bilgisayar mühendisi olacağım diye kendini paraladın şimdi kabzımal mı oldun diye sorunca gülerek cevap verdi:

Kabzımal değil! Yaş meyve ve sebze komisyoncusu…

Bizim memleketten başka diyarlara meyve gönderen bir bilgisayar mühendisi… Kahveler içildi. İkimizin de yetişmesi gereken bir yerler var…