Özel Üniversite mi Devlet Üniversitesi mi?

Üniversiteye giriş sınavlarının sonuçlarının açıklanmasının ardından adayların ve ebeveynlerin ikilem arasında kaldığı hususların başında bu soru gelmektedir. Bu ikilemin sonuçlandırılması için ölçütü biraz daha genişletmek ve üniversiteleri şu şekilde ayırmak daha faydalı olacaktır;

Köklü ve Gelenek Sahibi Devlet Üniversiteleri

Öğrencilerin çoğu zaman tercih etmek hususunda tereddütte bulunmadıkları, amiyane tabirle “marka” üniversiteler kategorisi olarak göze çarpmaktadır. Bu tür üniversitelerde öğrencilerin sosyal imkânları iyidir. Yerleşke alanları genellikle şehrin merkezi noktalarında bulunmaktadır.

Akademik camianın öne çıkan isimlerinin bu üniversitelerde çalışmalarını sürdürmek istemeleri, öğrencilerin saygın ve değerli bilim adamlarından eğitim almalarına zemin hazırlamaktadır.

Yeni Kurulmuş Devlet Üniversiteleri

Köklü bir eğitim geleneği bulunmayan bu üniversiteler için “taşlar yerine oturmamış” deyiminin kullanılması yerinde olacaktır. Şehir dışına yahut merkezi yerlerde çok küçük alanlara kurulmakla yetinilmektedir. Bu nedenle öğrenciye gerektiği gibi bir sosyal bir yaşantı başlarda verilememektedir.

Akademik kadro bakımından ise bu tür üniversiteler büyük olarak nitelendirebileceğimiz şehirlerden birinde kurulmamış olması halinde, yalnızca idealist genç akademisyenlerden rağbet görmektedir. Bu nedenle yeni kurulmuş üniversitelerin büyük şehirde de kurulmaması halinde öğrencinin eğitim hayatında akademik eğitim geleneğinin oluşmasını sağlayacak figürler eksik kalacaktır.

Köklü ve Gelenek Sahibi Vakıf Üniversiteleri

Bu tür üniversitelerde ise hem vakıf desteği ile akademik ve sosyal donanımı tam edilmiş oluşumlar hem de sektörün köklü kurumu olmak sıfatıyla idari işleyiş konusunda çabukluk ve kolaylık göze çarpmaktadır. Bu tür üniversiteler yine büyük şehirlerin merkezi noktalarında yerleşke sahibi olup, yerleşkelerin teknolojik donanımları ve sosyal tesisleri devlet üniversitelerinden daha iyi durumdadır.

Saygın ve alanında uzman akademisyenler akademik kadrolarına dâhil edilmektedir. Büyük şehirlerde mevcut bulunan köklü devlet üniversitelerinin cezbedici gelenekçi yapıları dışında çoğu konuda avantajlı bulunmaktadır. Bu nedenle bütün kategoriler içerisinde en avantajlı bulunan iki seçenekten birisi de bu tür üniversitelerde tam burslu statüde öğrenim görmektir.

Yeni Kurulan Vakıf Üniversiteleri

Sektörün genişlemesi üzerine sayıları günden güne artan, yerleşke imkânları köklü üniversitelere nazaran yetersiz, yerleşkeleri küçük, genelde dikkat çekmeyecek kadar basit yerleşkelerle şehir içerisinde fark etmekte zorlanacağınız üniversitelerdir. Mütevazı eğitim kadroları ile varlıklarını sürdürmektedirler. Eğitim gelenekleri de henüz oluşmamış olduğundan öğrenciye akademik anlamda olumlu katkı sağlamakta güçlük yaşayacak üniversitelerdir.

​İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi

İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi “Vatan Sağlık ve Eğitim Vakfı” (VASEV) tarafından 2009 yılında İstanbul’da kurulan bir vakıf üniversitesidir.

Sahibi hastaneler kralı Azmi Ofluoğlu’dur. Zaten ana yerleşkede kendi adını taşımaktadır. 7 katlı bir bina olan yerleşke de atölyeler, tv stüdyosu, fotoğraf stüdyosu, kütüphane, konferans salonu, dans salonu, yemekhane ve kafeler bulunmaktaymış. Bulunmaktaymış diyoruz çünkü öğrencilerinden gelen serzenişlere göre etrafta takılınacak mekan olmaması, yemek yemek için sadece tabldot lokantaların olduğu bu yüzden de çevresiyle büyük bir dezavantaj oluşturması durumu söz konusu imiş.

Ayrıca fotoğraf galerisi ile göz doldurduğunu da söylemeden geçemeyeceğiz. Gayet gösterişli ve gel bende oku diyen bir havası var. Ama havaya kapılmamak gerekiyor ki olurda ödemeniz gecikir vs bir aksilik olursa sınav notlarını gizleyerek tahsilat yapıldığı söylenmekte çünkü. “Ha ben günü gününe öderim babamın parası zaten çok” diyorsanız o ayrı konu tabi.

Binanın dış cephesinde yazılı notlara bakılırsa gayet samimi ve sıcak bir havası var; sonunda gülücük olan duyuruları ile sempati ile antipatiyi birlikte üzerine çeken üniversitede en büyük kaos konusu ise çalışanlara maaşların geç ödenmesi. Yine aynı mıdır bilmiyoruz ama 2013 yılında bir hocanın “maaşım ödenmiyor” diyerek dersten çıkması üniversite adına büyük bir rezalet olsa gerek.

Mezunlarımız iş bulamazsa biz onlara iş buluruz diyerek iş garantisi veren üniversite hakkında haliyle “ iş sözü veriyoruz, maaş değil demek istiyorlar” herhalde yakıştırmaları yapılması da gayet normal görünüyor.

Son söz olarak şunu belirtelim ki ne yazık ki ulaşım kolaylığı dışında olumlu bir yorum göremediğimiz üniversite ile ilgili son karar elbette size ait ama göz göre göre de kendinizi ateşe atmayın hani. J

Kadir Has Üniversitesi

Kadir Has Vakfı tarafından 1997 yılında yaptırılmış olan üniversite tamamen zengin çocukları için açılmış gibi görünüyor.

Bahçenin küçük olması olumsuz gibi görünse de rivayetlere göre sırf öğrenciler birbirleriyle daha samimi olsun diye böyle planlanmış. Ama konumu gerçekten de şahane desek belki bahçeyi görmezden gelebiliriz. Hem manzara zenginliği hem ulaşım kolaylığı artılarıdır. Tabi şu da var ki artık İstanbul’da ulaşım sorunu olan yer yok J

Öğrenciler için en güzel tarafı zengin bir kütüphaneye sahip olması, çalışkan öğrencilerimiz mahrum kalmasın diye aradığınız tüm kitapları neredeyse bulabilirsiniz. Hocalar noktasında da yine oldukça başarılı bir okul. Ama aynı başarıyı teknik çalışanlarda gösteremediği rivayetleri mevcut.

Söylentilere göre okul sitesiyle ilgili görevli alkolün etkisiyle rektör Mustafa Aydın yerine, Aydın Üniversitesi mütevelli heyeti başkanı Mustafa Aydın’ı siteye koyup yayınlamış. Hani bu tarz bir durumla karşılaşırsanız şaşırmayasınız diye uyaralım dedik. Bu tür hataları bizden de bekleyebilirsiniz : ) İnsanlık hali, olur : )

Yine sparks denilen illet bir sistemle öğrenci işkence tekniği kullanıldığı söyleniyor. Bu konuda ekşi sözlükte bilgilerini bizimle paylaşan, Hippi jojoba şöyle diyor: “sparks sistemi ile, interaktif hizmet kalitesini yozgat üniversitesi standartlarına çekmiş güzide okulum. milletten her sene otuz bin lira para alan bir okulun bile böyle rezalet bir sistemle öğrencilerini mağdur etmesi anlaşılır gibi değil, bu okulda okumak için bir de para ödüyor olsaydım okulda cıngar çıkartırdım diye düşünüyorum. “

Yine görüşlerini paylaşmadan geçemeyeceğimiz bir isim var; “cokanonimbirvaroluscuyum” ekşi sözlükte şunları paylaşıyor.

“yemekhaneler öğrenci için değildir, bildiğin üniversitemizin zengin çocuklarına hizmet verdiğini görüyorsun uzaktan uzağa, sen yerden çer çöp falan yiyorsun ( abarttım da yani yaklaşık öyle bir şey ). bir arkadaşım hep sandviç getiriyordu yanında, parası yoktu. sağlığını bozuyor yani insanın. arkada da martı döner falan var. ben yemiyorum çünkü et tüketmiyorum. arkada fırın var. bir hafta oradan çiçek ekmek alıp da idare ettiğimi biliyorum. çünkü bazı bölümlerde acı olan şudur ki milyarlar falan harcaman gerekiyor dönem içinde. iletişim fakültesinden bahsetmiyorum. neyse yani, aç kalabilirsiniz, yandaki cafeler okuldan daha pahalı çünkü. bakkaldan abur cubur alıp sağlığınızı bozmanız da mümkün.

olumsuzlukları saydım. şimdi geldik iyi noktalara.

kitlesi spastik değil çoğunlukla, iyi işler çıkaran, bir yerlere gelecek insanlar var. çok yönlü çok insan tanıdım. ha düz insanlar, gerizekalı tiki kızlar falan yok mu var, ama onlar her yerde var.
bağlantıları çok. para var zaten.

nihayetinde temel ihtiyaçlarının bir kısmını okulda, paran varsa karşılayabilirsin. korkma ama su sebilleri falan var. beleş. öğrenci kahve makinesi var, d blok tarafından amfiye çıkarken orada. yemekhanede de çin işi huşimarto ( salladım ) falan yemiyorsun. ne çıkarsa onu yiyorsun. makarna, pilav, çorba falan, yemediğin şeyler değil yani. ha okuldan dışarıda bir de pilavcı var, ucuz, herkes de bilir.

bizim bahçenin adı amfi ve ora dumanaltı bir yer. sigara içiyoruz orada biz. off pfff falan yapacaksan götümüzün dibine girmeyebilirsin. içeride zaten içemiyoruz, dışarıda içemiyoruz sarı bantlar falan var,el mecbur geliyoruz oraya, sigarayı bırakmamı da istemesin kimse yani öeh. bırakılmıyor işte. başlamamak lazım.

yol uzaksa aylık akbil yaptır yoksa 2318790856770363 lira falan ödeyebilirsin yola, arada taksime, eminönüne çıkacaksın hesapla işte. istemesen de çıkarsın bi süreden sonra, diyeyim.

neyse ben çok konudan konuya atlarım. iletişim okuyacaksanız gelin ama dediklerimi göze alın. sanat ve tasarım okuyacaksanız direkt gelin. grafiği kapattılar ama haberiniz olsun, iletişim tasarımına geleceksiniz artık. öpüyorum. arrivederci! “

Oldukça eğlenceli geldi bize, biz okuduk geçtik ne de olsa. Artık sizin tepkiniz nasıl olur bilmiyoruz. Okuyacak olan sizsiniz.

Ha bir de işin en komik yanı ise; 2014 yılı mezuniyet programı havanın yağmurlu olacağı bilinmesine rağmen yapılacağı açıklanmış ama o gün gelince yağmur sebebiyle iptal edilmiş. İki üç gün boyunca her gün yapılacak rivayetleri yersiz çıkmış. Ve daha da trajikomik olansa bir önceki yılda aynı olay yaşanmış. Yani sonuç şu ki; mezun verdiği halde mezuniyet töreni yapamayan tek üniversiteye hoş geldiniz. J

İstanbul Kültür Üniversitesi

1997 yılında kurulmuş olan bir vakıf üniversitesidir İstanbul Kültür Üniversitesi. Özellikle de Şirinevler’deki kampüsün fiziki şartları ne yazık ki üniversite havasını taşıyamasa da ulaşım imkanının iyi olduğu bir güzergahta.

Üniversite hakkında her kafadan bir ses çıkmakta. Mezunlara baktığınızda kimisi son derece memnun, kimisi ise lise çakması diyor. Bu yüzden de ne desek bilemedik desek yeri.

En güzel artısı ise rektörü vakıf’in yılın bilim kadını ödülünü kazanması. Bu başarı illa ki eğitime de yansımış olmalı.

Üniversite Sosyal Sorumluluk Projeleriyle öğrencilere artı kazandırmayı amaçlamış ve sorumluluk bilinçlerini kuvvetlendirmeyi hedeflemektedir bu projelerle.

En iyisi, üniversitemizi orada eğitim görmüş olan Ekşi Sözlük yazarı “a darkness coming’in” kaleminden tanıyalım.

“Ben naçizane bu bataklığa düşmüş birisi olarak yorumlarımı buraya sıralıyorum, sorularınız için sözlükten mesaj atabilir, sosyal medya ağlarından bana ulaşabilirsiniz.
Okulda 40 kişilik sınıflarda 80 kişi eğitim alınıyor önce bunu söyleyeyim. Fiziksel yapı o kadar kötü ki ufacık sınıflar her sene artan öğrenci sayısına karşı koyamıyor.
İddialı şekilde söylüyorum ki, bu okulda hukuk, inşaat mühendisliği veya mimarlık haricinde bölüm okunmaz. Bu konuda ciddiyim yalnızca bu üç bölümde okursanız tatmin olursunuz gerisi hüsran. Bunu saydığım bu bölümlerin akademik kadrosuna bakarak bile anlayabilirsiniz.
Pişmanlık – bu okulda sosyal bilimler ve eğitim bilimleri okumak. sosyal alandaki tüm bölümler(psikoloji, matematik, ingiliz dili veyahut eğitim fakültesinden pdr, ingilizce öğretmenliği falan) çok büyük pişmanlıktır. iyi akademisyen sayısı az, öğrenciye ilgi sevgi yok, verilen eğitim kitap okuma dersleri yada slayt gösterme dersleri harici pek bir şey bulamazsınız.
Bir bölüm düşünün ki derslerin hepsi slayttan gösterme yada kitaptan okuma şeklinde olsun, direkt bilgi akışı olan koskaca bölümde beş (rakamla 5) ders olmasın. sonra bu bölümden mezun olan kişiler sosyal bilimci olsun, araştırmacı olsun ne bileyim psikolog olsun. sonra bi’ de bu kötülediğimiz bölümlerin hocalarının yanına burunlarının kalkıklığından varılamasın.
iibf fakültesi genel olarak idare eder üstü hocalardan oluşsa da öğrenci kitlesi dersleri çekilmez kılıyor. 50-60 kişilik sınıflardan 10 kişi falan derse gelir, hocaların motivasyonu düşer ve dolayısıyla eğitim kalitesi düşer.
Yoksa örneğin işletme fakültesinin hocalarına bakınız internetten, tatmin edici isimler bulabilirsiniz.
Ben şimdi yukarıdaki yoruma istinaden sosyal yaşantısından da bahsedeyim. Okul zaten Yenibosna mevkiisinde çevresinde en yakın takılabilecek yerler Bakırköyde onun haricinde gidilebilecek taksim, kadıköy, beşiktaş gibi yerler 1-1,5 saat arası mesafede, okulda bahar şenliği bile olmadı bu sene. mezuniyetini de kendi oditoryumunda yaptı, bahsettiğim oditoryumda yıl içerisinde (yüksek ücretli) caz konserleri, fazıl say konseri falan oluyor bu da zaten okulun yaptığı en azından okul içerisinde olan sosyal faaliyet.
Onun haricinde okulda sosyal bir faaliyet yok. okulun en aktif kulübü gezi kulübü o da zaten her okulda var klasik aynı şeyleri yapıyorlar. onun haricinde aktif bir sosyal kulüp yok denilebilir.
Açıkcası bu okulda öğrenci olmak çok kötü bir duygu, okula 1 lira para veriyor olsam kafama sıkardım. Ama bu yazdıklarıma bakıp daha kötü olan vakıf üniversitelerini de yazmayın. para verecekseniz gidin bilgi’de, koç’ta, en kötü Bahçe şehir, Yeditepe’de falan okuyun.
Son tavsiye, hukuk, inşaat veya mimarlık değilse hedefiniz tercihiniz burası olmasın.”

İstanbul Kültür Üniversitesi hakkında en çarpıcı ve detaylı bilgiyi paylaştık. Elçiye zeval olmaz demişler. Hadi kolay gelsin. J

Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi

T.C. Başbakanlık Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 2010 yılında, Türkiye’de sadece sağlık bilimleri alanına odaklanan ilk vakıf üniversitesi olarak kurulmuştur.

Üniversite, 2010-2011 eğitim öğretim döneminde ilk akademik yılına başlamıştır.

İsmini Osmanlı padişahı Abdülmecit‘in annesi Bezmialem Valide Sultan‘dan alır. 2010 yılında “Bezm-i Alem Valide Sultan Vakıf Gureba Eğitim ve Araştırma Hastanesi” olan adı “Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi”nin kurulmasıyla değişmiş ve 24 Ekim 2010 tarihinde üniversiteye devredilerek Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi adıyla hizmet vermeye başlamıştır.

Üniversitede eğitim dili %70 Türkçe, %30 İngilizcedir.

Deneyimli öğretim kadrosu, güçlü teknolojik altyapısı, modern derslik ve laboratuvarları, zengin kütüphanesi mevcuttur. Teorik bilgilerin pratik uygulamarla birleştiği eğitim olanakları sunması elbette avantajdır.

Birçok tıp fakültesine kafa tutacak donanıma ve tekniğe sahip bir okuldur. Rektörünün “başka okullar gibi 100 kişiyi bir amfiye doldurup ders anlatarak 4 yıl sonra mezun etmiyoruz.” sözüne katılmamak elde değil.

Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi’nde öğrenciler, üniversiteye giriş aşamasında aldıkları puanlara göre %100, %50 ve %25 burslu olarak okumaya hak kazanmaktadır. Bunun dışında da ilk tercih indirimi, peşin ödeme indirimi, kardeş indirimi, öğretim elemanı indirimi, spor bursu bulunmaktadır.

Türkiye’nin ilk tematik Sağlık Üniversitesi

Kendi alanında en başarılı Akademisyenler

8 Öğrenciye 1 Öğretim Üyesi

Yeşillikler içinde tarihi dokusuyla kampüs ortamı

Kaliteli Yabancı Dil eğitimi

Tüm fakülte, bölüm ve program mezunlarına geniş iş imkânları

En ileri sağlık teknolojilerine sahip, günlük 7.000’e yakın poliklinik hizmeti veren, Türkiye’de ve dünyada ilk kez uygulanan tedavi yönetimlerine imza atan Üniversite Hastanesi olma özellikleriyle göz dolduran üniversite eğitim açısından oldukça başarılı duruyor.

İstanbul’un Fatih semti vatan caddesinde bulunan üniversiteye ulaşım sıkıntısı İstanbul’un malum trafik sıkıntısıyla orantılıdır. Barınma imkanları açısından ise, üniversite çevresinde pek çok yurt bulunmakta ve öğrencilerin hizmetine sunulmaktadır.

Avrasya Üniversitesi

Trabzon’un ve Doğu Karadeniz bölgesinin ilk vakıf üniversitesi olan Avrasya Üniversitesi Eğitim, Kültür ve Sosyal Hizmet Vakfı tarafından Trabzon’un Yomra ilçesinde kurulmuştur.

2011-2012 Eğitim-Öğretim yılında eğitime başlayan üniversite Trabzon Merkez ve havaalanına beş dakika uzaklıktadır.

Okul için yurt imkanları mevcut olup, yurtların deniz manzaralı olması lüks değildir haliyle. Hani Karadeniz’de deniz manzarasının olmaması ancak dağ başında mümkündür çünkü. J

Yeni yapılanmasının belkide verdiği bir dezavantajla henüz sistemini oturtmakta zorlandığı görülmektedir. Misal olarak istifa etmiş olan bir öğretim görevlisinin okula yaptığı eleştiriler gösterilebilir tabi ki. Bir de işin komik tarafı YÖK’e araştırma görevlisi ilanı verip, sonrasında sınav yapıp kazanan adaya 8 ay boyunca ha haftaya, ha dönem başı atamanızı yapacağız diyerek kandıran ve en sonunda bizim ihtiyacımız yoktu ki, neden bu ilanı verdik acep diye sorup biz vazgeçtik diyebilen bir üniversite. Kadro planlamasını bile beceremeyen bir üniversite nasıl olacak da eğitime açılan bir kapı olacak? bu üniversitemsi yapılaşma nasıl olacak da bilim üretecek? diye soruların sorulması da gayet yerinde sanırız.

Üniversite daha çok o bölgenin tercih edeceği bir okul olarak kalacak gibi görünüyor. Para verip de niye Trabzon’a geleyim diye kendi kendine soran pek çok öğrencinin varlığına şahidiz. Tabi bu sadece kişisel görüş.

Öğrenci milletine yaranılmadığının son örneğini Avrasya Üniversitesinde görmekteyiz. Bazı üniversitelerde güvenlikten yakınılırken burada tam tersi bir durum. Güvenliğin olmaması ve her isteyenin kapıdan rahatça girdiği eleştirisi yapılmakta. Yok yok, yaranılmıyor bu öğrenci milletine vallahi. J

Elbette gidip görmeden e içine girip eğitime başlamadan nasıl olduğunu anlamanız imkansız. Ekşi sözlükten “Kandaz” isimli kullanıcının sözleriyle bitiriyoruz.

“”bu üniversitede eğitim almayı, çalışmayı ya da bir şekilde sözüm ona bu üniversitenin çatısı altına girmeyi düşünen herkese 3 nasihatim var;

1.sakın!
2.sakın!
3.sakın! “”